Hakkımda

Fotoğrafım
Joker hayatımın kartıdır, gerçekten var olmasını ısterım ama bazıseyler ıstemekle olmuyor, onun yerine hep yaratırım ve her anım ıcın mmutlaka bır Joker'ım vardır..

11 Şubat 2012 Cumartesi

Zerafetin ve Masumiyetin Simgesi;

Marilyn Monroe...
Bu nasıl bır hayat hıkayesıdir, 36 seneye nasıl sıgdırılmıs onca yasanmıslıklar anlamıs degılım! Bu azım, hırs ama bunun yanındakı masumıyetı, acıları.. Marilyn Monroe yıkıldıktan sonra tekrar ayaga nasıl kalkılması gerektıgını cok ıyı bılen bır ınsanmıs..

Marilyn, Norma Jeane Mortenson ismi ile Los Angeles Devlet Hastanesi'nde doğmuş, Gladys'nin(Annesi) daha önceki evliliğinden de Robert Kermit Baker ve Berniece Baker (Miracle) isimlerinde iki çocuğu daha varmıs ancak ılk kocası cocuklarınıda alıp Gladys'i terk eder. Gladys'in ılerleyen zamanlarda şizofreni hastalığı yüzünden hastaneye kaldırılır. Monroe ise hayatını bir yetimhanede ve çeşitli bakıcı ailelerin yanında geçirmek zorunda kalmış ve bundan sonrakı gecırmıs oldugu yasam hem acılar ıcınde hemde sohretın getırdıgı ıhtısamlı parlak gunler ıcınde gecmıs.

Marily Monroe'nun bebeklıgı; 1920'ler..

Ailede genetik olarak bir şizofreni hastalıgı mevcut; dayısı, annesi dedesi hepsi bu hastalıgı gecırıp, kimi ecelinden kimi kendini asarak ölmüş..
Norma Jeane, henüz 16 yaşındayken bütün erkekleri etrafında pervane edebilen bir zarifliği, çekiciliği varmış ve bunu kullanmasını yavas yavas ogrenmıs. İlk evliliği, komşusunun 21 yaşındaki oğlu James Doughtery'dir. 4 yıl süren evlilik ardından boşanmış ve mankenlik ajansına girerek modellik yapmaya başlamış. Anneside genclıgınde çılgınlar gibi sinema hastasıymıs, hatta o kadar cok severmıs kı bazı fılmlerın replıklerını ezbere bılırmıs. (ılk kocasının terk etme sebebı onun  hıc ıs yapmaması, sureklı fılm yapması ve sonunda delırmesı oldugu soylentılerı var) Norma ıcın hep hayalını kurdugu sey; bırgun onunda fılmlerde boy gostermesıymıs. Monroe bıtırdıgı evlılıgının ardından oyunculuk ve şarkıcılık kurslarına katılıp ve saçını kestirip, platin sarısına boyatmış. O zamanlar bu sacıyla yıllara damgasını vuracagından bı habersız..

Düğünden hemen sonra; 1942..

'' Kısa sürede The Blue Book mankenlik ajansının en başarılı modellerinden biri olan Monroe, düzinelerce magazin dergisinde gözüktü. Bu dönemde 20th Century Fox'un yöneticisi Ben Lyon'un dikatini çekti ve onun için bir deneme çekimi ayarladı. Aynı zamanda ona altı aylık bir kontrat yaptı. Lyon'un önerisiyle adını Marilyn Monroe olarak değiştiren Norma Jean, "Scudda Hoo! Scudda Hay!" ve "Dangerous Years" isimli iki film çevirdi. Ancak iki filmin başarısız olması, O'nun bir süre sinemadan uzak kalmasına neden oldu. Fox şirketinin Monroe ile yeni bir kontrat imzalamaması yüzünden bir süre boşta kaldı. Modelliğe devam ederken aynı zamanda da oyunculuk derslerine devam etti. "Ladies of the Chorus" adındaki kısa filmde, ilk kez şarkı söyleme şansını yakaladı. Daha sonra "The Asphalt Jungle" ve "All About Eve" filmlerinde iki kısa rolde oynadı. Bu filmlerdeki kısa ama dikkat çekici rolleriyle eleştirmenlerin çok dikkatini çekmişti. Sonraki iki yıl boyunca "We're Not Married!", "Love Nest", Let's Make It Legal ve As Young as You Feel gibi filmlerde önemsiz küçük rollerde gözüktü. Ardından RKO yöneticileri Monroe'nun box office potansiyelini Fritz Lang'ın "Clash of Night" isimli filminde kullandılar. Filmin başarı kazanması üzerine Fox aynı taktiği kullanarak "Monkey Business" isimli komedi filminde oynattı. Bu iki filmin başarısı üzerine eleştirmenler artık Monroe'yu görmezden gelemediler ve iki filmin başarısını onun artan ününe bağladılar. 1952 yılında Monroe "Don't Bother to Knock" isimli filmde psikolojik sorunları olan bir çocuk bakıcısını rolüyle en sonunda başrolde oynama şansı yakaladı. Düşük bütçeyle yapılmış B tipi bir film olmasına ve karışık eleştiriler almasına rağmen, eleştirmenler Monroe'nun daha büyük rollerde de oynayabileceğine ikna oldular. ''
Vikipedi onun kariyer çıkışını böyle anlatıyor, ayrıca 'Alfonso Signorini'nin kaleme aldığı 'Marilyn Aşk.. Ölene Dek' adlı kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim... Böyle bir hayat hikayesini başka bi yerde okuyamazsınız mümkün değill!! Ben zırlayarak okudum resmen!


Aşk.. Ölene Dek..
Alfonso Signorini (Kitap Kapağı)

Daha fazla uzatmıcam, bana kasa onun hakkında dunyayı yazarım ama sız sıkılırsınız :) herneyse son zamanları pekte ıc acıcı gecmıyor, ıkıncı evlılıgınden hamıle kaldıktan sonra dusuk yapması onu ıyıce depresyona sokmus, karıyerıde ne kadar hızlı tırmandıysa o kadar hızla dususe gecmeye baslamıstı, aslında kendıde bulundugu psıkolojıden kurtulmak ıstıyordu, hatta bunun ıcın klınıge bıle yatmıs, yınede yeterlı olmuyor, kullandıgı haplar ve alkol sonunu getırmemesı zaten kacınılmaz olmus...




Ölümüne kadar 32 filmde rol almış, 33. filmi olan Something's Got To Give tamamlanamadan hayata veda etmiştir...
Bugune kadar bırcok sanatcı kendısını ıcın hala bır ıdol olarak gormektedır, sayısız ısımler onun gıbı gıyınıp, sacını onun gıbı yapıp fotograf cektırmıslerdır. O kucucuk kadın koskoca bır ıdoldu! Bakıs acısı, azmı, hayatı, tutkuları.. herseyıyle ınsanlara ornek oldu.. Sohretın bırden ustune getırdıgı yük, küçüklüğünde tek basına hayatta kalabılme ve o yaşta neler oldugunu anlayabılme cabaları..

Size tavsiyem en az birkere güzel bir kitaptan hayatını bır gozden gecırın..

Bazı yerlerde eksık bazı yerlerde fazladan yazmıs olabılırım, belkı hatalarım vardır.. onlar ıcın affola..








Rest In Peace..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder